dedem yaklaşık 4 sene önce vefat etti. abimi hep daha fazla severdi. bir gün eve giderken abime "abi yarın denize gidelim hem dedem de gelir. yüzemez ama kumlarda oturur en azından" demiştim. abim de "tamam olur" demişti. yalan söylemişti bana. eve çıktığımda kapıda ki terlikleri görünce anlam veremedim, taa ki ağlayan annem ile anneannemi görünceye kadar. mevlütler,dualar geçti. duvara bakınca dedemi görüyormuşum eskiden arkadaşlarım hep öyle söyler. göremiyorsun ya hani hayalini beyaz bir zeminde canlandırmaya çalışıyorsun. daha öpemiyosun, koklayamıyosun doyasıya. ailenizi sevin, sevgilinizi sevin, dostunuzu sevin. hepimizin sonu var, pişmanlıklarla yaşamayın dostlarım.
10
+
-entiri.verilen_downvote
toprağın altı özlem kabul etmiyor büyük sıkıntı
3
+
-entiri.verilen_downvote
sadece anılarla hatırlamak, sonra o anıların kafamızın içinde yavaş yavaş silinmesine müsaade etmek
annemin artık tek bahçesi var. o da babamın mezarı, ne çiçek ekeceğini bilmiyor, ne eksem diye düşünüyor. ne çiçek ekse orda yatan delikanlının yanında diken kalacak.
0
kardeş ağlattın.basın sağolsun ustam - ironside 08.04.2017 19:15:23 |#3207369
ben küçükken dedem alzheimer hastasıydı. beni hatırlamazdı. biraz da hareketli olduğumdan bana kızar dururdu. sürekli sokaklarda gezer, başka çocuklara bisküvi falan verirdi. pek anımız olamadı maalesef. sonra durumu ciddileşti 1-2 yıl yatalak kaldı. bir gün evdeyken, annem aradı. "dedenin durumu ciddi. i̇stersen gel" dedi. üzüntüden ağlaya ağlaya uyumuştum. akşam üzeri uyandığımda dedemin ölüm haberini aldım. yani arkadaşlar demek istediğim şu;
gözden ırak insan özlenir. özlemek doğaldır. önemli olan pişmanlıklarla özlemeyin. hayal kırıklıklarıyla veyahut yaşanmamışlıklarla özlemeyin. seviyorsanız her daim belli edin. kalp kırmayın. ve sevdiklerinize sahip çıkın.
4
+
-entiri.verilen_downvote
çok garip değil mi ya 2-3 sene önce kanlı canlı konuştuğun insan şimdi yok. benim çok garibime gidiyor ama kanıksadım da.
4
+
-entiri.verilen_downvote
anneannemi çok özledim, gideli 11 yıl oluyor, pamuk yanaklım, yokluğu her bayramda daha da fazla hissediliyor :(
1
+
-entiri.verilen_downvote
hayatta en zor şeydir giden geri gelmez özlersn öpmek sarılmak koklamak istersin ama elinden hiç bişey gelmez
4
+
-entiri.verilen_downvote
837. gün bugün. hâlâ özlüyorum. deli gibi hem de. sesini özlüyorum mesela. gözlerini, saçını sola atışını, voleybol oynarkenki tavrını. her şeyini ama her şeyini özlüyorum. arama butonunda onun adını görmeyi bile o kadar özledim ki. okula heyecanla gittiğim zamanları, onun hayatta olduğu zamanları, hatta başka bir kızı sevdiği zamanları bile özlüyorum. o derece. ama işte sadece özlüyorum. başka hiçbir şey yapamıyorum. bir de seviyorum tabii. çok çok fazla seviyorum. ama artık onu sevmeyi sevmiyorum.
bunu söyleyeceğim aklıma gelmedi ama artık her gün söylüyorum; umarım öyle bir sabaha uyanirim ki artık sevgim ve özlemim bitmiş olur. umarım öyle bir sabah gelir ki gökyüzüne bakınca içim acımaz.
2
+
-entiri.verilen_downvote
ona sarılmak yerine bi avuç toprağa sarılmak koyuyo insana
5
+
-entiri.verilen_downvote
Sonuçsuz, yorucu, ömürden ömür götüren, karşılığı olmayacak, insanın içini yakıp yıkan bir his. Kaç yıl oldu, sesini unuttum, yüzü artık bulanık, bazı anılar da siliniyor geçmeyen tek şey şu kahrolası özlem. İçimi paramparça ediyor ilk günkü gibi hatta belki daha fazla. Susayım susayım diyorum ama artık dayanamıyorum. Bıktım seni özlemekten, bıktım senin olmayışından, bıktım asla okuyamayacağın şeyler yazmaktan, bıktım çırpınmaktan, bıktım. Artık gücüm yok anlıyor musun, artık seni sevmekten bıktım.
1
Aklıma şey geldi, suskunlarda bir sahne vardı. Ben artık seni sevmek istemiyorum ben dokunabileceğim bir insanı sevmek istiyorum diyordu ecevit ahu'ya. İsyanın bu sahneyi aklıma getirdi. - kizilotesii 26.08.2020 01:05:55 |#3925693
2
Ben dokunmak bile istemiyorum ki, bir kere rüyama gelse bari. - sevdigimezaralti 26.08.2020 01:07:24 |#3925695
Hangi birini özleyeyim...
İstemese de alışıyor insan vakit geçtikçe. Başka hiçbir şey azalmıyor.
3
+
-entiri.verilen_downvote
yüzünü unutuyorum yavaş yavaş bu dert bana yeter
3
+
-entiri.verilen_downvote
Hayatta bunun kadar çaresizce olunan bir durum gelmedi aklıma. Bu duruma çözüm olacak, umut olacak bir belki dahi yok. Allah yaşatmasın.
9
+
-entiri.verilen_downvote
Çok koyar insana bu durum.
En mutlu anını bile zehir eden bir illettir. Özellikle çok yakınınız ise o kişi veya kişiler, bir ömür sırtınızda taşıyacağınız birer yüktür aslında. Hayalde olsa konuşursunuz onlarla, acaba şizofrenmiyim diye de düşündürür bu durum. Mezarlığa gitmenin bile zor geldiği zamanlar olur, aylar geçse de gidemezsiniz. İnsanlar anlam veremez bu duruma. Yaşamayan bilmez tabi. Ufak bir anımı anlatmak istiyorum, 2019 da babam vefat ettikten sonra abimle beraber her hafta mezarlık ziyaretine giderdik. Annem sadece bir defa geldi, ve bana sarılarak ağladı. Normaldir ağlaması dedim ama neden daha sık gelmiyor diye sorguladım hep. Bir anlam bulamadım. Saçma geldi nedense. Babamı kaybettim sonuçta ben de, her hafta gitmezsem yanına eksik hissederim dedim. Tabii babam hastaydı, yıllarca(15 yıl) özellikle annem baktı babama. Gitmeye devam ettim. Annem bir daha gelmedi mezarlığa. Tabi yıl 2020 olunca mart ayında, ziyaretine değil, direk yanına gitti annem. Vefatı yıktı bizi. Nasıl bir sevgi vardı aralarında çok geçmeden kavuştular dedim. Ve öyle bir koydu ki bana bu gidiş, öyle bir yaraladı ki beni, vefatından sonra 2-3 defa tek gitmişimdir bu 6 ay içerisinde. O anlamsız gelen gitmemelerini anlıyorum annecim, sen de en sevdiğinden yaralıydın. Ve şimdi ben de en sevdiğimden yaralıyım. Ama ben ziyaretlerine bir gün başlıyacağım...
Bu sebeple arkadaşlar, ölen kişinin arkasında kalmak zordur, çok zor.
Necip Fazıl'ın şu dizelerini paylaşmak istiyorum;
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?
Dünya üzerinde bundan daha acı bir duygu var mıdır bilmiyorum. Bu öyle bir his ki, o kadar farklı bir his ki 5 senedir dur durak bilmeden, tek saniye bu duyguyu hissetmeden yaşamamama rağmen nasıl ifade edilebilebileceğini hâlâ bile bilmiyorum. İnsanın içini çürüten, midesine yumruk yemiş hissi veren, insanın yakasını uykudayken bile bırakmayan bir his. İnce bir sızı. Öyle bir yerde ki bu his, yüreğinin öyle bir yerinde ki uzanmak mümkün değil. Ne büsbütün kaplıyor yüreğini ne de tamamen dışında. Sanki en kuytu yere gizlenmiş, oraya yuva yapmış bir his. Gitmesini istediğiniz, ama bir şekilde yine sevdiğinize bağlandığı için gitmesinden de korktuğunuz bir his. Sanki biri yüreğinizi avucuna almış da sıkıyormuş gibi, sanki sıkmaktan asla vazgeçmiyormuş gibi bir his. Aydınlık sabahlarınızı ansızın alıp götürüyor ve bir daha bulamıyorsunuz. Uyanık kalmak acı veriyor uyku ise bir türlü nasip olmuyor. Karabasanlar. Rüyalarınızda sürekli onun yaşadığını görüyorsunuz, her şeyin eskisi gibi olduğunu. Başlarda bu his size çok iyi geliyor. Daha doğrusu size iyi geldiğini sanıyorsunuz. O kadar iyi geliyor ki dünyayla bağınız kopuyor, sürekli uyumak istiyorsunuz. Gün içinde uyuyamadığınız her an ona kavuşamadığınız için ağlamak istiyorsunuz. Zaman geçiyor öyle bir gün geliyor ki artık rüyalar size yetmiyor. Özleminiz gün geçtikçe artıyor, onu rüyalarda görmekle yetinemiyorsunuz. Artık gerçeklerden kaçamıyorsunuz ve artık rüyalarınızda bile yaşamıyor. Sürekli öldüğü günü tekrar tekrar, farklı senaryolar ama aynı insanla yaşayıp duruyorsunuz. Herkes onu bir kere gömdü ama siz defalarca gömüyorsunuz. Eğer ölen birini özlemekten daha kötü bir his varsa o da ölen birini her gece rüyalarında tekrar ve tekrar gömmektir. O kaçıp sığındığınız uykular düşmanınız oluyor. Doğru düzgün üç saat bile uyuyamıyorsunuz çünkü kan ter içinde, ağlaya ağlaya uyanıyorsunuz. Yemek yiyemiyorsunuz, şu içemiyorsunuz. Gökyüzüne bakmak insana nasıl bir ızdırap veriyor bir bilseniz... Her şey onu hatırlatıyor. Hiç gitmediğiniz yerlerde beraber anılarınız oluyor. Çünkü onun özlemi nefes almak gibi, bir uzvunuz gibi oluyor. Artık o kadar sağlıksız ve o kadar zarar verecek bir boyuta geliyor ki bütün bunlar, onu görmeye başlıyorsunuz. Kalabalıklar içerisinde görüyorsunuz ardından koşuyorsunuz araya biri giriyor ve o yok oluyor. Odanızda görüyorsunuz, o orda değil biliyorsunuz ama orda olmasını o kadar çok istiyorsunuz ki tamam diyorsunuz, hayali bile olsa burda dursun. İçinizdeki özlemi dindirebiliyor diye delirmiş olmayı bile kabul ediyorsunuz. Ama zamanla unutuyorsunuz onunla ilgili her şeyi yavaş yavaş. Her unuttuğunuz parçayla ziyaretleri azalıyor. Mesela ben ilk önce sesini unuttum, yanımda oturup konuşmamaya başladı. Bana bakmaya devam etti o koyu renk gözleriyle ama dudağını aralayıp iki kelime etmedi. Olsun dedim susalım, illa konuşacak değiliz. Sonra biraz daha zaman geçti ve onun asla unutmam dediğim hareketlerini unuttum. Mesela yürüyüşünü unuttum, artık yanımda öylece duruyordu benimle yürümüyordu. Biraz daha zaman geçti ve en sonunda yüzü silikleşmeye başladı. En son ne zaman rüyama geldiğini bile hatırlamıyorum. Sadece bazen rüyamda onun yakınlarımda bir yerlerde olduğunu o kadar içten hissediyorum ki durup o anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Çünkü artık onu zihnimde tutamıyorum. Yüreğimdeki yeri hiç değişmiyor, özlemi asla beni terk etmiyor ama artık ona dair çok az şey hatırlıyorum. Ben bu hissi 5 senedir emanet gibi taşıyorum yüreğimde. Bundan daha ağır bir yük var mı bilmiyorum, varsa bile Allah'ım bana merhamet etsin ve yaşatmasın diye dua ediyorum.
İşte anlatamıyorum, ne kadar anlatsam da içimdeki bu hissi tarif edemiyorum. Ağzımda yokluğunun garip bir tadı var biliyorum, bileklerimde özleminin hafif ve sürekli bir sızısı var onu da biliyorum, omuzlarımda gidişinin yarattığı korkunç bir yük var biliyorum. Ama bunların bende bıraktığı izleri, bunları yaşarken içimde olan şeyleri anlatabileceğim bir kelime, bir lisan bilmiyorum. Bazen bana özlüyor musun diyorlar. Bu hisse özlemek diyemiyorum. Bu birini özlemek gibi bir his değil, bu kendini özlemek gibi ama tam olarak öyle de olmayan bir his. Yarım kalmışlık gibi bir his, pişmanlık gibi bir his, buruk ama korkunç bir acı veren bir his, başka insanları görmenin canını yakmasına neden olan bir his, ölümün düğün olduğunu kabul ettiren bir his. Birini özlemek ve ölen birini özlemek aynı şey değil ve ikisi için de "özlemek" kelimesini kullanmamalıyız. Daha farklı bir kelime olmalı, ölümün bizden aldıklarını tanımlayabilecek bir kelime. Bütün yorgunlukları, bütün yaşanmamışlıkları, bütün hayalkırıklıklarını, bütün yolları ve yılları, bütün uykusuz geceleri, o güne kadar akan bütün gözyaşlarını içinde barındıracak bir kelime. Çünkü artık beni çileden çıkaracak kadar ağır olan bu hisse özlem demek gelmiyor içimden.
1
allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun. - winnieswife 22.01.2021 23:34:19 |#4089184
Ah be, okuduğumda beri etkisinden çıkamıyorum ve hala ağlıyorum. Hissettiğim her şeyi yazmışsın benim yazmam pek iyi değildir. Sana burdan kucak dolusu sarılıyorum. Allah sabırlar versin inşallah. 😞 - hamus 23.01.2021 01:37:50 |#4089333
Bir gece daha söylemek istediklerimi Şükrü Erbaş'ın yazdıklarının arkasına gizlenerek ifade etmek istiyorum. Çünkü yazmaya gücüm yok artık.
--- spoiler ---
Ne olurdu kokuların da fotoğrafı olsaydı,
Sesin fotoğrafı.
Boşluğun fotoğrafı.
Parmak uçlarındaki karıncanın
Ruhtaki üşümenin...
Ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı
--- spoiler ---...
4
+
-entiri.verilen_downvote
Özlemin en ağır hali
1
+
-entiri.verilen_downvote
kaç sene geçerse geçsin ve size ne yapmış olursa olsun öleni özlersiniz çünkü zaman geçtikçe neyi neden yapmıştı daha iyi anlarsınız veya kızgınlık öfke üzüntü denen duygular yerini sadece özleme hasrete bırakmıştır.
gün itibariyle babamın vefatının üzerinden dolu dolu 5 sene geçti ve bu 5 senede hem dünya hem ülke hem de kendi gündemimde neler neler değişti
çoğu zaman yaşasaydı acaba nasıl olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum ve eksikliğini hissediyorum, dışarda küçük çocukları babalarıyla gördüğüm zaman dua ediyorum
neyse bu başlık belki yeri değildi çok konuştum
0
+
-entiri.verilen_downvote
zaman geçtikçe daha da özlendiğini bir kez daha deneyimledim. fotoğraf çektirdiği yerlere gitmek istiyorum, ayak bastığı yerlerde yürümek koşmak, kokladığı çiçeği dalından koparıp saklamak. bilmediğim o kadar çok şeyi varken hayatımda en çok değer verdiğim insanın yanımda olamayışı beni en çok yıpratan şey. 9 sene. koskoca 9 sene sensiz geçip gitmiş. taşınınca elini yasladığın duvarı bırakıp gitmek istemiyorum.
25
+
-entiri.verilen_downvote
Buraya az önce tonla şey yazıp sildim çünkü ne yazılırsa yazılsın bu çaresizliği anlatamaz insan.
Mesela 3 sene oldu, olacak ama hala düşününce elim ayağım titriyor. İnsan alışamıyor. Doğumuna şahit olduğum birinin, toprağın altına konulmasına nasıl alışayım? Ben babaannemin ardından bile "babaannemin öleceğini hiç düşünmemiştim" demiştim. Diğer ihtimal aklıma nasıl gelsin ki?
Beni "küçücük güzel teyzem" diye severdi. Ben de onu korur kollardım, o büyüdükçe roller değişti tabi ki. O beni kollamaya başladı. Bir sürü hayal kurduk, eski entrylerimde bile var bazı hayallerim ona dair. O gitti, ben o hayallerle yalnız kaldım.
Yüreğimde o hayaller ve muzip gülüşü, omzumda ölüm gerçeği ve giderek katlanan özlem. Belim büküldü. Doğrulamıyorum.
4
+
-entiri.verilen_downvote
Ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir. Dokunmayın onsuzluğuma bunun adı yangın.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Buraya ne yazsam gerçekten çok az kalır. Başta hiçbir şekilde alışamadım, olmamış gibi geldi. Sonrasında hiç olmadık anlarda öyle şeyler gözümün önüne geliyor ki dumura uğruyorum. Ya ben bunları gerçekten yaşadım mı diyor insan. Ölüm kaçınılmaz gerçek ama bir anda öyle bir durumda buluyorsunuz ki kendinizi afallıyorsunuz.
Üç ay olucak babaannemi kaybedeli. Hiç olmamış gibi. Hala var ve bir yere gitmiş gelecek gibi. Çok özlüyorum, aramak istiyorum, sarılmak istiyorum. Hele de bu insanın kopyasıysanız ve hayatınızdaki tüm zorlukları size anlatan, size gerçek sevgiyi tattıran insansa daha da özlüyorsunuz. Aramaya elim gidiyor ama o telefonun açılmaması çok can yakıyor. Evet anılar, fotoğraflar var ama yetmiyor. Hayattaki en büyük korkumla yüzleştim. Bu kadarını tahmin bile edememiştim. Çok zor gerçekten. Keşke Allah kimseye bu acıyı yaşatmasa
3
+
-entiri.verilen_downvote
Dedem, çoğu zaman babam… 7 sene oldu, ben ne zaman dara düşsem, neyi halledemesem hep ona koşmak isterdim. Çünkü dedem her zaman hallederdi. Ben halledemiyorum. Unutacağımı zannederken her geçen gün daha farklı bir anımı hatırlıyorum. Bu beni ne kadar yaralasa da ona dair bir şeyler hatırlamak içime huzur dolduruyor.
Bazı geceler var, özlemekten ölecek gibi oluyorum… Sesi hala dün gibi kulağımda ama ona sarılma isteğini bastıramıyorum. Özlemek ilk defa yetersiz kalıyor, toprak senin kadar huzurlu kokmuyor çünkü.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Özlemlerin en dipsiz en berbat halidir. Bir daha hiç göremeyecek olmanın keskinliği diğer tüm özlemleri ezer geçer.
15
+
-entiri.verilen_downvote
7 yıl oldu ya. Koskoca 7 yıl ya. Onu özlemeden geçirdiğim bir gün bile olmadı. Hâlâ çok özlüyorum, hâlâ çok ama çok arıyorum onu. Niye unuttum sesini, yüzünü, mimiklerini? Dünyada cehennemi yaşamak böyle oluyormuş demek. İnsan sevdiğinin yüzünü hatırlamayacaksa neden nefes almaya devam ediyor, onun yüzünü bir daha göremeyecekse görmenin ne anlamı var? Onun olmadığı bir dünyada mutluluğu bilmek, mutlu olabilmek mümkün mü?
4
+
-entiri.verilen_downvote
ufak bir an onu hatırlatacak bir şey oluyor. sesini unuttuğunu fark ediyorsun kokusunu unuttuğunu fark ediyorsun. bazı şeyleri unuttukça daha çok özlüyorsun.
özledim sokağın tavanı kadar..
2
+
-entiri.verilen_downvote
Kendisi gidiyor, anısı kalıyor.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Öylesine bakınıyodum ne var ne yok diye. Bu başlık beni birden öyle bi sarstı ki......
1
+
-entiri.verilen_downvote
Yaşanmışlıklar, anılar... Her giden sizden bir parça götürüyor. Bir yerde okumuştum bir evden bir kere cenaze çıktımı herkes biraz ölür diye... Sonra özlem başlıyor, sonra alışıyorsunuz, sonra diyorlar ki zamanla daha az hissedeceksin... Daha az hissetmek, alışmak, zamanla anıları unutmaya başlamak, zamanla o kişiyi unutmak ve bunun sonucunda daha az acı hissetmek... İyi mi yoksa kötü mü olduğuna bir türlü karar veremediğim bir paradoks.
1
+
-entiri.verilen_downvote
onu özlemiyorum artık. On yıl sonra anlamsız bi öfke var içimde. O ölmeden önceki halimi özlüyorum. Çünkü ben ölenle ölündüğünü gördüm.
22
+
-entiri.verilen_downvote
son 3 seneni nasıl anlatırsın deseler, başıma gelen onca olayı es geçip sadece "gitmiş birini özlüyorum" derim.
ondan 5 yaş büyük olmamın verdiği yetkiye dayanarak ona hep sıpa derdim. "naber sıpa"... biz göremesek de o büyüdü aslında, o yüzden en çok "arkadaşım eşek" dinlerken ağlayasım geliyor. mesela uzun zaman sonra rüyama girdi, çok özledim artık diye sarılıp ağladım çünkü biliyordum ki yine gidecekti. uyandım yine ağladım. bugün mezarına gittim yine çok ağladım. aslında onun mezarının başında saatlerce bir şeyler anlatıp, gülebilirdim ama aklıma "seni çok özledim" cümlesi gelince bir şey oluyor. bense çöküp ağlamaya başlıyorum. aklımdaki onca cümleyi tek bir ses bastırıyor. onun adını haykırdığımı sanıyorum ama sesim çok cılız çıkıyor.
biz küçükken kandil, bayram gibi günlerde ya da cuma günleri vs. eve ne zaman kelebek girse, babaannem "dedeniz sizi ziyarete gelmiş kelebek olup, ona kuran okuyun" derdi. küçükken inanırdım, sonraları güldüm geçtim. ama canımın içini kaybettikten sonra buna benzer çok olay yaşadık ve benim inanasım geldi. üşümesin diye kolladığım birini toprak altında görmenin verdiği acıya çok dayanamadığım için mezarına neredeyse hiç gitmem. gidince de böyle çok ağlarım, ölen kişilerin de bizi hissettiğine inanırım. inanıyorum çünkü bizim eve pek kelebek gelmezdi. az önce ışığı açınca odamın duvarında kocaman bir kelebek gördüm. biliyorum ki camlar ve balkon kapısı kapalıyken, koskoca evde sadece benim odamın duvarında kelebek olması tesadüf değildi. ben de seni çok seviyorum sıpa.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Özlüyorsan ölmemiştir aslında.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Dedemsiz ikinci bayramımız amcamız ilk bayramımız. Hayat çok acımasız ikisinide bayram haftası kaybettik
0
+
-entiri.verilen_downvote
Her gün olmasa da haftada 4-5 kez yaptığım psikolojik bir spordur :(
1
+
-entiri.verilen_downvote
Hayat kısa sevdiklerinizin değerini bilin. Yoksa sonra bir kere göreyim diye dua ediyorsunuz.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Hayattaki en büyük çaresizliklerde ilk üçe girer. O kadar yapılacak bir şey yoktur ki, o kadar çözümsüz bir durumdur ki. İçindeki acıyı bir yere sığdıramazsın, onu yok edemezsin. O acıyı yaşamak istesen bir süre sonra camdan atlayasın gelir. Ben böyle sıkışmışlık hissi görmedim.
0
+
-entiri.verilen_downvote
Ölen insan zaten özlenir orası bir gerçek. Asıl mesele ölmeden gömdüklerimizin acısı ve özlemi
0
+
-entiri.verilen_downvote
En çaresiz özlemlerden birisidir. Yapabileceğin şey mezarına gitmektir yada fotoğrafına bakıp ağlamak orada ona içini dökmektir.